İmam Şafii'nin "Katılaşınca Kalbim ve Daralınca Yollarım" Adlı Şiiri ve Türkçe Çevirisi

İmam Şafii’nin “Katılaşınca Kalbim ve Daralınca Yollarım” adlı şiiri, münacaat türünün en güzel örneklerinden biridir. Hadis ve fıkıh ilimlerindeki yetkinliğiyle tanıdığımız İmam Şafii, şiirlerini de etkileyici bir üslupla kaleme almıştır. Bu şiire ilgili divandan ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=7cASPcxdIBE

Ayrıca şiirin, Al Farabi adlı müzik grubu tarafından bestelenmiş hali de bulunmaktadır.

Önce Şiir

وَلَمَّا قَسَا قَلْبِي وَضَاقَتْ مَذَاهِبِي

Katılaşınca Kalbim ve Daralınca Yollarım

وَلَمَّا قَسَا قَلْبِي وَضَاقَتْ مَذَاهِبِي

جَعَلْتُ الرَجَا مِنّي لِعَفْوِكَ سُلَّمَا

Katılaşınca kalbim ve daralınca yollarım;

Yalvarışımı affına merdiven kılarım

تَعَاظَمَنِي ذَنْبِي فَلَمَّا قَرَنْتُهُ

بِعَفْوِكَ رَبِّي كَانَ عَفْوُكَ أعْظَمَا

Büyüklendi bana günahım, ama affınla karşılaştırınca

Ey Rabbim; daha büyük geldi affın

فَلِلَّهِ دَرُّ العَارِفِ النَدْبِ إِنَّهُ

تَسِحّ لِفَرْطِ الوَجْدِ أَجْفَانُهُ دَمَا

Arif ve ihtiyatlı olanın akıttığı (yaşlar) yalnız Allah’adır

Muhabbeti taşar da kan döker göz kapakları

يُقِيمُ إِذَا مَا اللَيْلُ مَدَّ ظَلامَهُ

عَلى نَفْسِهِ مِنْ شِدَّةِ الخَوْفِ مَأْتَمَا

Gece karanlığını yayınca, korkusundan

(Arif) yas tutar nefsine

فَصِيحاً إِذَا مَا كَانَ فِي ذِكْرِ رَبِّهِ

وَفي مَا سِوَاهُ فِي الوَرَى كَانَ أَعْجَمَا

Rabbini zikrettiğinde güzeldir ifadeleri

Başka şeyler konuşurken insanlarla, dönmez dili

وَيَذْكُرُ أَيَّاماً مَضَتْ مِن شَبَابِهِ

وَمَا كَانَ فِيهَا بِالجَهَالَةِ أَجْرَمَا

Ve gençliğinden geçip giden günleri anar

Cahillikle işlediği suçların da olduğu (anıları)

فَصَارَ قَرِينَ الهَمِّ طُولَ نَهاَرِهِ

يخْدم مولاه إِذا اللَيْلُ أَظلَما

Gündüzünde kaygılarla dost olur

Hizmet eder gece karanlığında efendisine

يَقولُ حَبِيبِي أَنْتَ سُؤْلِي وَبُغْيَتِي

كَفىَ بِكَ لِلراجينَ سُؤْلاً وَمَغْنَماَ

Şöyle der: “Ey sevgili, sensin dileğim ve gayem

Emel ve ödül olarak ümit edenlere yetersin.

أَلَسْتَ الَّذي غَذَّيتَني وَهَدَيْتَنِي

وَلا زِلتَ مَنّاناً عَلَيَّ وَمُنْعِما

Beni doyuran ve bana yol gösteren sen değil miydin?

Hala da bana karşı nimetini bolca verir, lütufta bulunursun

عَسَى مَنْ لَهُ الإِِحْساَنُ يَغْفِرُ زَلَّتِي

وَيَسْتُرُ أَوْزَارِي وَمَا قَدْ تَقَدَّمَا

İhsan sahibinden umarım küçük kusurlarımı bağışlamasını

Büyük günahlarımı ve işlediğim suçları da örtmesini”

Şiir Notları

1) İmam Şafii Kimdir?

Ebû Abdillâh Muhammed b. İdrîs b. Abbâs eş-Şâfiî, 767 yılında Gazze’de dünyaya gelmiştir. Dedelerinin nisbeleri olan Kureşî, Muttalibî ve Şâfiî nisbeleriyle anılan alim, hayatının ilk yıllarını zor koşullar altında geçirmiştir. İki yaşındayken babası vefat etmiş ve annesi onu Mekke’ye götürmüştür. Başlarda oldukça mütevazi şartlarda eğitim gören İmam Şafiî, on üç yaşında Mescid-i Haram’da Kur’an-ı Kerim okutmaya başlamıştır. Mekke’deki eğitiminin ardından Beni Hüzeyl kabilesine katılması, Şafii’nin edebiyata ve tarihe ilgi duymasını sağlamıştır. Hayatının sonraki yıllarında da ilim tahsiliyle meşgul olan Şafiî, birçok hocadan ders almıştır. Malik bin Enes’in de en iyi öğrencilerinden biri olmuştur ve vefatına kadar onun meclisinde bulunmuştur.

Yemen valisinin daveti üzerine Yemen’de göreve başlayan İmam Şafii’nin, burada beş yıla yakın bir süre kaldığı rivayet edilmiştir. Ancak siyasi husumetlerin yaşandığı bu dönemde Halife Harun Reşid’e karşı ayaklanma tertip etmekle suçlanmış ve Rakka’ya götürülmüştür. Rivayetlere göre, Rakka’da veya Bağdat’da göz hapsinde tutulmuştur. Daha sonra Harun Reşid, üzerindeki suçlamayı kaldırarak onu ödüllendirmiştir. Mekke’ye dönen Şafii, ders vermeye ve ilmi münazaralara katılmaya devam etmiştir. Bağdat’a gidip geldiği ve sonrasında Mısır’a geçtiği aktarılmıştır. Şafii ömrünün geri kalan kısmını Mısır’da geçirmiş ve burada eserlerini yazmaya yoğunlaşmıştır. 19 Ocak 820 tarihinde vefat eden Şafii’nin mezarı, Benî Abdülhakem Mezarlığı’ndadır.

Güleryüzlülüğü, ibadetinde titizlik göstermesi ve sünneti esas alması; İmam Şafii’nin karakteristik özelliklerindendir. Ayrıca İmam Şafii’nin Arap kabilelerinde uzun süre kalışı, kendisine Arap diline dair çok zengin bir kazanım sağlamıştır. [1]

Çeviri Notları

  • Şiire dair farklı rivayetler vardır. Örneğin Tabakât eş-Şâfiiyyet’ul-Kubrâ adlı eserde ilk beyitin ikinci şatrı: “جعلت رجائي نَحْو عفوك سلما” şeklinde olup şiir 3 beyit halinde rivayet edilmiştir. Farklı rivayetlerde “فلولاك لم يقدر بابليس عابد ... فكيف وقد أغوى صفيّك آدما” dizesi gibi bazı dizeler de şiire eklenir.
  • دَرُّ "yaş akıtmak" şeklinde çevirdiğimiz kelime "kaynamak, bol akmak" anlamlarına gelir.
  •  فَصِيح kelimesi “dili akıcı ve güzel konuşmak” anlamına gelirken أعجم kelimesi “Arapça’yı düzgün konuşamamak, dilsizlik” anlamındadır.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

[1] DIA, "Şâfiî"

Şiirin farklı bir rivayeti, Prof. Dr. Kenan Demirayak’ın Manzum Münâcât Antolojisi adlı eserinde çevrilmiştir.

Önceki
Önceki

Nizar Kabbani'nin "Belkıs Kasidesi" Adlı Şiirinin 2. Kısmı ve Türkçe Çevirisi [2/4]

Sonraki
Sonraki

Nizar Kabbani'nin "Belkıs Kasidesi" Adlı Şiirinin İlk Kısmı ve Türkçe Çevirisi [1/4]