YAZAR ABDULLAH MEKSUR’LA RÖPORTAJ

Hulûd el-Fellâh (خلود الفلاح), yakın zamanda Suriyeli gazeteci ve romancı ‘Abdullah Meksûr’la (عبد الله مكسور) bir röportaj gerçekleştirdi. Yazarlığın yanında gazeteciler için iş güvenliği alanında uluslararası eğitimler veren Meksûr’la yapılan röportaj, 16 Ekim 2022 tarihinde el-Cezîre’de yayımlandı.

Yazarın Eyyâmun fî Bâbâ ‘Amr (أيام في بابا عمرو), ‘Âidun ilâ Halep (عائد إلى حلب), Tarîku’l-âlâm (طريق الآلام) üçlemesi Suriye Savaşı’nın ayrıntılarına yer veren ilk romanlardan kabul edildi. Yeni romanı “2003” ise Irak’ın işgalini ve Mezopotamya’yı kontrol eden güçleri ele alarak, yüz yılı aşan kayıp ve yenilgilerle okuyucusunu yüzleştiriyor.

Romanın akışına ne kendisinin ne de okuyucunun isteklerinin müdahil olduğunu, hikayenin seyrini karakterlerin kişisel tarihinin belirlediğini belirten Meksûr, tarih kitaplarında adı geçmeyen, arayışlarında büyük bedeller ödeyen insanların hikayesini anlatarak içini dökmektedir.

Romanda mekan olarak Bağdat’ı tercih eden yazar, Hama’da doğmuş olsa bile tüm Arap şehirlerini kendine yakın hissettiğini ancak Bağdat’ı seçmesinin sebebinin daha tarafsız yazma isteği olduğunu ifade ediyor. Yazar, Şam’ın büyük ve açık bir kabristana dönüştüğünden ve kişisel acı ve endişelerini açığa çıkararak tarafsızlığına gölge düşüreceğinden bahsetmekte, Bağdat’ın hikaye için daha geniş bir sahne olduğunu belirtmektedir.

Yazarı ayrıca Ebnâu’l-bahr (أبناء البحر) adlı eserinde 2003, 2004 ve 2014 yılları arasındaki hayatını okuyucuya sunarken buluyoruz. Hapishanedeki deneyimlerine de yer veren Meksûr, eserinde bir vatan arayışını da anlatıyor. Nasıl bir vatan istediğine dair yöneltilen soruya ‘bedelini ödeyenlerin hayal ettiği vatanın, coğrafyadan büyük, bir yazarın hayal gücünden küçük olduğu’ cevabını veren yazar; insanların en az imkanla yaşamak için hayatın iniş çıkışlarına katlanmak zorunda olmadığı, eylemleri kontrol eden kanunların yer almadığı ve etik değerlerin esas olduğu bir vatan arzusundan bahsediyor.

Ayrıca Meksûr, baskı bittikten sonra içindeki yazardan kurtulup metni yeniden tadan bir okuyucuya dönüştüğünü dile getiriyor. Yazıda yeni teknikler ve arayışlar içinde olmanın zorlayıcı olduğunu belirten yazar; romanın dilinin, anlatının tutarlı ilerleyişinin, gerçekliğin tahayyüle olan üstünlüğünün ve kurgusal karakter arayışının da yazarın karşına çıkacak zorluklar olduğunu sözlerine ekliyor.

Röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. 

Önceki
Önceki

KATÂRÂ ARAP ROMANI ÖDÜLÜ KAZANANLARI AÇIKLANDI

Sonraki
Sonraki

BULEND EL-HAYDARi GENÇ ARAP ŞAİRLER ÖDÜLÜ’NÜN KAZANANLARI AÇIKLANDI