Ebu'l-Kasım eş-Şabbi'nin İradetul Hayat Adlı Şiirinin İkinci Kısmı ve Türkçe Çevirisi [2/3]

Ebu’l-Kâsım eş-Şâbbî’nin (أَبُو القَاسِم الشَّابي) en meşhur şiiri sayılan İrâdetu’l-hayât, başta Tunuslular olmak üzere bağımsızlık mücadelesi veren tüm Arap halkları için sembol şiirlerden biri olagelmiştir. Yirminci yüzyılın başlarında kaleme alınan şiir günümüze kadar şöhretini korumuş, yakın dönemde Arap baharı olarak adlandırılan olaylarda da hislere tercüman olmuştur [1].

Üç kısma bölerek çevirdiğimiz şiirin ilk bölümünde şair, halka yaşama iradesi göstermenin, güçlü ve sabırlı olmanın zaferi getireceğine işaret etmişti. Bu ümitvar senaryonun doğa tasvirleriyle ilmek ilmek işlenişine şahit olacağımız şiirin ikinci bölümünü yazımızda bulabilirsiniz.

Henüz Okumadıysanız:

Şiirin ilk kısmı

https://www.youtube.com/watch?v=dRh_0Vpsgds
Dakika 2:08'den 5:00'e kadar yazımızda bulabilirsiniz.

Önce Şiir

إٍرَادَةُ الحَيَاةِ

İrâdetu’l-hayât (Yaşama İradesi)

...

وَفِي لَيْلَةٍ مِنْ لَيَالِي الخَرِيفِ

مُثَقَّلَةٍ بِالأَسَى وَالضَّجَرْ

سَكِرْتُ بِهَا مِنْ ضِيَاءِ النُّجُومِ

 وَغَنَّيْتُ لِلنَّهْرِ حَتَّى سَكِرْ

سَأَلْتُ الدُّجَى: ((هَلْ تُعِيدُ الحَيَاةُ

((لِمَنْ أَذْبَلَتْهُ رَبِيعَ العُمُرْ؟

فَلَمْ يَتَكَلَّمْ فُؤَادُ الظَّلَامِ

ولم تترنَّمْ عَذارَى السَّحَرْ

وَقَالَ لِيَ الْغَابُ فِي رِقَّةٍ

:مُحَبَّبَةٍ مِثْلَ خَفْقِ الوَترْ

يَجِيءُ الشِّتَاءُ شَتَاءُ الضَّبَابِ

 شِتَاءُ الثُّلُوجِ شِتَاءُ المَطَرْ

فَيَنْطَفِئُ السِّحْرُ سِحْرُ الغُصُونِ

  وَسِحْرُ الثِّمَارِ وَسِحْرُ الزَّهَرْ

وَسِحْرُ السَّماَءِ القَوِيُّ البَدِيعُ

 وَسِحْرُ المُرُوجِ الشَهِيُّ العَطِرْ

وَتَهْوِي الغُصُونُ وَأَوْرَاقُهَا

وَأَزْهَارُ عَهْدٍ جَمِيلٍ نَضِرْ

وَتَلْهُو بِهَا الرِّيحُ فِي كِلِّ وَادٍ

 وَيَدْفِنُهَا السَّيْلُ أَنَّى عَبَرْ

 وَيَفْنَى الجَمِيعُ كَحُلْمٍ بَدِيعٍ

تَأَلَّقَ فِي مُهْجَةٍ وَانْدَثَرْ

وَتَبْقَى البُذُورُ الَّتِي حُمِّلَتْ

 ذَخِيرَةَ عُمْرٍ جَمِيلٍ غَبَرْ

وَذِكْرَى فُصُولٍ وَرُؤْيَا غُيُومٍ

 وَأَشْبَاحَ دُنْيَا تَلَاشَتْ زُمَرْ

،مُعَانِقَةً وَهيَ تَحْتَ الثُّلُوجِ

وَتَحْتَ الضَّبَابِ وَتَحْتَ المَدَرْ

لِطَيْفِ الحَيَاةِ الَّذِي لَا يُمَلُّ

  وَقَلْبِ الرَّبِيعِ الجَمِيلِ العَطِرْ

،وَحَالِمَةً بِأَغَانِي الطُّيُورِ

 وَعِطْرِ الزُّهُورِ وَطَعْمِ الثَّمَرْ

...

Keder ve sıkıntı ile yüklü

Bir sonbahar gecesinde

Yıldızların ışığıyla geceden sarhoş oldum

Ve nehre şarkı söyledim, o da sarhoş olana dek

Karanlığa sordum: “Geri getirir mi hayat

Soldurduğuna, ömrün baharını?”

Hiç konuşmadı karanlığın kalbi

Ve mırıldanmadı seher vaktinin bakireleri

Şöyle söyledi orman,

Çalgı telinin titreyişi gibi hoş bir incelikle:

“Kış geliyor, sisin kışı

Karların ve yağmurun kışı

Ve sönüyor büyü, dalların büyüsü

Meyvelerin ve çiçeklerin büyüsü

Gökyüzünün ulu ve eşsiz büyüsü

Çayırların mis kokulu ve göz alan büyüsü

Düşüyor dallar ve yaprakları

Ve çiçekleri o güzel ve parlak günlerin

Oynuyor onlarla rüzgar her vadide

Ve gömüyor onları sel, bastığı her yerde

Kalpte bir an parlayıp sönen

Eşsiz bir rüya gibi yok oluyor hepsi

Akıp giden güzel ömür hazinesini

Yüklenen tohumlar ise kalıyor

Ve mevsimlerin hatırasını, bulutların rüyasını

Bölük bölük yok olan dünya silüetlerini

Kalıyor tohumlar, karlar altında

Sis ve çamur altında, sarılarak

Hayatın bıktırmayan hayalleriyle

Mis kokulu ve güzel baharın kalbine

Düşleyerek kuşların şarkısını

Çiçeklerin kokusunu ve meyvelerin tadını

***

وَيَمْشِي الزَّمَانُ فَتَنْمُو صُرُوفٌ

 وَتَذْوِي صُرُوفٌ وَتَحْيَا أُخَرْ

وَتُصْبِحُ أَحْلَامُهَا يَقْظَةً

مُوَشَّحَةً بِرِدَاءِ السَّحَرْ

تُساَئِلُ: أَيْنَ ضَبَابُ الصَّبَاحٍ

وَسِحْرُ المَسَاءِ وَضَوْءُ القَمَرْ؟

وَأَسْرَابُ ذَاكَ الفَرَاشِ الجَمِيلِ

 وَنَحْلٌ يُغَنِّي وَغَيْمٌ يَمُرْ؟

ظَمِئْتُ إِلَى النُّورِ فَوْقَ الغُصُونِ

 !ظَمِئْتُ إِلَى الظِّلِّ تَحْتَ الشَّجَرْ

ظَمِئْتُ إِلَى النَّبْعِ بَيْنَ المُرُوجِ

!يُغَنِّي وَيَرْقُصُ فَوْقَ الزَّهَرْ

ظَمِئْتُ إِلَى نَغَمَاتِ النَّسِيمِ

!وَعَزْفِ الرِّيَاحِ وَلَحْنِ المَطَرْ

ظَمِئْتُ إِلَى الكَوْنِ! أَيْنَ الوُجُودُ

وَأَيْنَ أَرَى العَالَمَ المُنْتَظَرْ؟

هُوَ النُّورُ بَيْنَ رِحَابِ الفَضَاء

وَفِي عَالَمِ اليَقَظَاتِ الكُبَرْ

Zaman geçer ve büyür dertler

Biri biter ve bir diğeri baş gösterir

Tohumların hayalleri vücut bulur

Seherin örtüsüne bürünerek

Ve sorarlar: “Nerede sabahın sisi

Akşamın sihri ve ayın ışığı…

Ve nerede o güzel kelebek sürüsü

Vızıldayan arılar ve geçip giden bulutlar?”

Susadım dalların üstündeki aydınlığa

Ve susadım ağacın altındaki gölgeye

Susadım çayırlarda şarkı söyleyip

Çiçeklerin üstünde dans eden dereye!

Susadım meltemin nağmelerine

Rüzgarın melodisine ve yağmurun ezgisine!

Susadım kainata, varlık nerede?

Nerede bulurum düşlediğim alemi?

O ki gök kubbede bir nurdur

Ve büyük gerçekler aleminde

***

Şiir Notları

1) Şair Bize Ne Anlatıyor?

“Keder ve sıkıntı ile yüklü / Bir sonbahar gecesinde”


Şiir bir sonbahar gecesini ve bu gecenin getirdiği ruh halini betimleyerek başlıyor. Sonbahar hüzün ve kasvetin mevsimidir, denebilir. Güneşli günler son bulur, doğa canlılığını yavaş yavaş yitirir ve hava günden güne daha kasvetli bir tona bürünür. Şair, sonbaharın sürüklediği hisse mağlup halka bir ışık yakmak, güneşli günlerin geleceğini haber vermek ister belki de. Zira sonbahar zor şartların habercisi olduğu kadar yepyeni bir baharın geleceğinin de habercisidir. O bahara kavuşmak için çetin bir kışı atlatmak kaçınılmaz olsa da…

“Kış geliyor, sisin kışı, / Karların ve yağmurun kışı / Ve sönüyor büyü, dalların büyüsü / Meyvelerin ve çiçeklerin büyüsü”


Sonbahar yepyeni bir baharın gelişinin habercisidir, hiç şüphesiz. Fakat bu bahardan önce, doğanın tüm büyüsünü yitireceği, ezici mevsim şartlarının tabiata meydan okuyacağı bir kış beklemektedir halkı. Bu noktada şair, zorlukların kimi zaman daha büyüklerini beraberinde getirdiği, ancak tüm bunlara göğüs germeyi başaranların feraha ereceği telkininde bulunur.

“Akıp giden güzel ömrün hazinesini yüklenen / Tohumlar ise kalıyor”


Şiir kış mevsimini uzunca tasvir eden ifadelerle devam eder. Doğada canlılık namına ne var ne yok yerle bir eden bu mevsim, bir şeyi es geçmektedir: Yeniden doğuşun müjdecisi tohumlar 

Kış mevsiminin canlılığa dair ne varsa yerle yeksan edişi, tohumlar açısından tam da istenen sonucu doğuracak, tabiat yeniden doğmak için sabırla bu tohumların filizlenmesini bekleyecektir.

“Zaman geçer ve büyür dertler / Biri biter ve bir diğeri baş gösterir”


Hiçbir kimse veya hiçbir topluluk için daimi mutluluk olmadığı gibi daimi sıkıntı da yoktur. Zorluklar ve kolaylıklar, sevinçli ve kederli günler her zaman birbirinin takipçisidir. Sonbahar-kış-ilkbahar döngüsü örneğinin bir anlamı da bu olabilir. Sonbahar da ilkbahar da hayatın gerçeğidir. Bir sonbaharın bitiminde bir sonrakinin geleceğinde nasıl şüphe yoksa, bir sıkıntı sona erdiğinde bir diğerinin geleceğinde de şüphe yoktur. Bu gerçeği kabullenip sabır ve şevk kılıcıyla yola devam etmek, hayatta kalmanın gereğidir.

Çeviri Notları

  • خَفْقِ الوَتر: Telin titreyişi demektir. İncelikle bağlantı kurulduğundan “çalgı telinin titreyişi” şeklinde yorumladık.
  • يَقَظَة: Uyanıklık hali demektir. Hayaller için kullanıldığı için gerçekliğe kavuşmak manasına gelecek “Hayalleri vücut bulur” cümlesiyle mana verdik.
  • يُغَنِّي: Şarkı söylüyor, demektir. Arılar için vızıldamak fiilinin bu anlamı karşılayacağını düşündük.
  • رِحَابِ الفَضَاء: Uzay boşluğu demektir. “النُّورُ بَيْنَ رِحَابِ الفَضَاء” tabirini “Gök kubbede bir nur” şeklinde tercüme ettik.
  • عَالَمِ اليَقَظَاتِ الكُبَرْ: Kelime çevirisi büyük uyanışlar alemi şeklindedir. Uyanıştan kastın rüya ve hayalin ötesindeki gerçekler olduğunu düşünerek “büyük gerçekler aleminde” çevirisini kullandık.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

Şiir için:

eş-Şâbbî, E. (1935). İradetu’l-hayât. el-Hilal, 3, 302-304.

[1] Naci, A. (2012). Şi’ru Ebi’l-Kâsım fî dav’i nazariyyeti’t-telakki”. Câmiatu’ş-şarki’l-evsat, Amman.

Önceki
Önceki

Ali et-Tantavi'nin Beytülmakdis'te Adlı Hikayesinin İkinci Kısmı ve Türkçe Çevirisi [2/4]

Sonraki
Sonraki

İbnu'l-Mukaffa'dan Alıntılar ve Türkçe Çevirileri