Ebu'l-Kasım eş-Şabbi'nin İradetul Hayat Adlı Şiirinin İlk Kısmı ve Türkçe Çevirisi [1/3]

İrâdetu’l-hayât, Ebu’l-Kâsım eş-Şâbbî’nin (أَبُو القَاسِم الشَّابي) Fransız sömürüsü altında yeise kapılmış Tunus halkına yol gösterme ve direnme gücü aşılama niyetiyle kaleme aldığı şiiridir. Özellikle ilk iki beyitiyle Tunus direnişinin sloganı haline gelmiş olan bu şiirin ilk bölümünü, sizler için çevirdik.

Şiirin ikinci kısmı

https://www.youtube.com/watch?v=dRh_0Vpsgds
Dakika 2:08'e kadar yazımızda bulabilirsiniz.

Önce Şiir

إِرَادَةُ الحَيَاةِ

İrâdetu’l-hayât (Yaşama İradesi)

إِذَا الشَّعْبُ يَوْماً أَرَادَ الحَيَاةَ

فَلَا بُدَّ أَنْ يَسْتَجِيبَ القَدَرْ

وَلَا بُدَّ لِلَّيْلِ أَنْ يَنْجَلِي

وَلَا بُدَّ لِلْقَيْدِ أَنْ يَنْكَسِرْ

وَمَنْ لَمْ يُعَانِقْهُ شَوْقُ الحَيَاةِ

 تَبَخَّرَ فِي جَوِّهَا، وَانْدَثَرْ

كَذَلِكَ قَالَتْ لِيَ الكَائِنَاتُ

وَحَدَّثَنِي رُوحُهَا المُسْتَتِرْ

Bir gün yaşamayı isterse halk,

Kaderi mutlaka buna cevap verecektir

Gecenin karanlığı kalkacaktır

Ve zincirler elbet kırılacaktır

Yaşama şevkine bürünmemiş kişi

Havada buharlaşır ve yok olur

Böyle söyledi bana mevcudat,

Saklı ruhu bana bunları anlattı

***

وَدَمْدَمَةُ الرِّيحِ بَيْنَ الفِجَاجِ

 وَفَوْقَ الجِبَالِ، وَتَحْتَ الشَّجَرْ

إِذَا مَا طَمَحْتُ إِلَى غَايَةٍ

لَبِسْتُ المُنَى، وَخَلَعْتُ الحَذرْ

وَلَمْ أَتَخَوَّفْ وُعُورَ الشِّعَابِ

وَلَا كُبَّةَ اللَّهَبِ المُستَعِرْ

وَمَنْ لَا يُحِبُّ صُعُودَ الجِبَالِ

يَعِشْ أبَدَ الدَّهرِ بَيْنَ الحُفَرْ

فَعَجَّتْ بِقَلْبِي دِمَاءُ الشَّبَابِ

وَضَجَّتْ بِصَدْرِي رِيَاحٌ أُخَرْ

وَأَطْرَقْتُ أُصْغِي لِعَزْفِ الرِّيَاحِ

وَقَصْفِ الرُّعُودِ وَوَقْعِ المَطَرْ

Ve anlattı rüzgarın uğultusu; geniş yollardaki

Dağların tepesindeki ve ağaçların altındaki

Bir hedefe ulaşmak istediğimde,

Umutlarımı kuşanırım, korku nedir bilmem

Ne engebeli yollardan korkarım

Ne de tutuşmuş alev toplarından

Dağlara tırmanmayı sevmeyen kimse

Hayatı boyunca çukurlarda yaşar

Böylece kalbim gençlik ruhuyla doldu,

Göğsümde bambaşka rüzgârlar esip gürledi

Başımı eğip sustum ve kulak verdim

Göğün gürleyişine, rüzgârın melodisine ve yağmurun ritmine

***

:وَقَالَتْ لِيَ الأَرْضُ- لَمَّا تَسَاءَلْتُ

:-يَا أُمُّ هَلْ تَكْرَهِينَ البَشَرْ؟

أُبَارِكُ فِي النَّاسِ أَهْلَ الطُّمُوحِ

وَمَنْ يَسْتَلِذُّ رُكُوبَ الخَطَرْ

وَأَلْعَنُ مَنْ لَا يُمَاشِي الزَّمَانَ

وَيَقْنَعُ بِالعَيْشِ عَيْشِ الحَجَرْ

هُوَ الكَوْنُ حَيٌّ يُحِبُّ الحَيَاةَ

وَيَحْتَقِرُ المَيْتَ المُنْدَثِرْ

فَلَا الأُفْقُ يَحْضُنُ مَيْتَ الطُّيُورِ

وَلَا النَّحْلُ يَلْثِمُ ميْتَ الزَّهَرْ

وَلَوْلَا أُمُومَةُ قَلْبِي الرَّؤُومِ

لَفَرَّتْ عَنِ المَيْتِ تِلْكَ الحُفَرْ

فَوَيْلٌ لِمَنْ لَمْ تَشُقْهُ الحَيَاةُ

مِنْ لَعْنَةِ العَدَمِ المُنْتَصِرْ

Yeryüzüne sorduğumda

“Anneciğim, insanlardan nefret eder misin?”

Bana dedi: “Arzuları olan

ve tehlikelere atılmaktan haz alanları kutlarım,

Ve lanet ederim zamana ayak uyduramayanlara

ve kaskatı yaşama kanaat edenlere

İşte o hayat ki canlıdır, canlılığı sever,

Bir izi dahi kalmamış ölüyü ise küçümser

Hiçbir ufuk kucaklamaz ölü kuşları

Ve hiçbir arı öpmez ölü çiçekleri

Merhametli kalbimde anne şefkati olmasaydı

O çukurlar ölüleri barındırmazdı

Hiçliğin ezici lanetine rağmen

Yaşama şevkine gelmemiş kişiye yazık!"

***

Şiir Notları

1) Ebu’l-Kâsım eş-Şâbbî kimdir?

Modern Tunus edebiyatının önde gelen isimlerinden Şâbbî, 1909 yılında Güney Tunus’un Şâbbiye köyünde doğmuştur. İlk eğitimini babası Muhammed eş-Şâbbî’den almıştır. Ezher mezunu olan ve hem şair hem de kadı kimliğiyle bilinen babası, Şâbbî’nin hayatında önemli bir rol model olmuştur. Babasının kadılık görevi nedeniyle sık sık yer değiştiren şair, Tunus’un pek çok bölgesini görüp tanıma imkanı elde etmiştir. Dokuz yaşında hafızlığını tamamlamasının ardından 1920 senesinde dönemin önemli eğitim kurumlarından Zeytûne Medresesi’ne giderek, Arapça ve İslami ilimler dersleri almıştır. İlmi, kültürel ve edebi alanlarda kendini geliştirme gayretini sürdürmüş ve çağdaş fikir akımlarına ilgi duymuştur [1].

İlk şiirini 14 yaşında kaleme almıştır. 18 yaşındayken de yakın dostu Zeynelâbidîn es-Senûsî’nin el-Edebü’t-Tûnisî fi’l-karni’r-râbi aşer adlı kitabında şiirlerinden bir bölümü yayımlanmıştır [2]. Aynı yıl (1927) Tunus Hukuk Mektebi’ne kaydolmuş ve burada öğrenci olduğu sırada el-Halduniyye kulübünde verdiği Araplarda şiirî hayal konulu konferans büyük ses getirmiştir. Tunus’ta Müslüman Gençler Cemiyeti’nde genel sekreterlik yapmış ve edebiyat kulübünün kurucuları arasında yer almıştır. 1929 yılında babasını kaybetmesinin ardından derin bir teessür içerisine düşmüş, bir süredir yaşadığı kalp rahatsızlığı daha da ağırlaşmıştır. 1934 yılında vefat eden şair, memleketi Şâbbiye’ye defnedilmiştir [3]. Şâbbî’nin şiirlerinde romantizm ve sembolizmin ağır bastığı görülmektedir. Şiir serüveni belli merhalelere ayrılan Şâbbî’nin Endülüs, Mehcer, Divân ve Apollo ekollerinden etkilendiği bilinmektedir [4]. Vatan sevgisi, insan sevgisi, aşk ve kadın konularını işleyen şair, sosyal konulardaki duyarlılığı ve yenilikçi fikirleriyle tanınmaktadır. Şiirlerini “Eğâni’l-hayât” adını verdiği bir kitapta toplayıp neşretmek istediyse de ömrü vefa etmemiş, vefatının ardından kitap aynı isimle basılmıştır.

2) Şair Bize Ne Anlatıyor?

İradetu’l-hayat, Fransız işgalinden bitap düşmüş Tunus halkına yaşama iradesi ve direnme gücü aşılayan, zalimlerin yüzüne halkın gücünü haykıran bir şiirdir.

“Bir gün yaşamayı isterse halk / Kaderi mutlaka buna cevap verecektir”


Tunus direnişinin sloganı haline gelmiş olan bu beyitte şair, kurtuluşu halkın yaşama gayretine bağlar. Burada yaşamaktan kastın özgürlük ve bağımsızlık içinde yaşamak olduğunda şüphe yoktur. Zira şiir, işgal ve sömürge altında “yaşayan” bir halka hitap eder, böyle yaşamanın bir halk için ölümden farksız olduğunun altını çizer.

“Dağlara tırmanmayı sevmeyen kimse / Hayatı boyunca çukurlarda yaşar”


Özgürlük için yaşama gayretinin yeterli olduğunu söyleyen şair aynı zamanda bunun kolay olmadığını da ifade eder. Yaşam mücadelesi dağlara tırmanmak gibidir; güç, hırs ve istikrar ister. Bunu göze almayanlar ise tutsaklık, düşman işgali ve istibdat gibi; bir halk için “ölümden beter” sayılacak koşullarda yaşamaya mahkumdur.

“Arzuları olan / ve tehliklelere atılmaktan haz alanları kutlarım / Ve lanet ederim zamana ayak uyduramayanlara / ve kaskatı yaşama kanaat edenlere”


Şair, tarih boyunca insan hayatına tanıklık eden yeryüzüne insanlara dair sorular sormak suretiyle bir ders çıkarmaya çalışır. Değişmez bir kural vardır: Hayatta kalmak için her türlü riski alıp mücadele vermeyenler, yok olmaya mahkumdurlar. Hayatta kalma gayreti göstermenin ve direnmenin altını defaatle çizen şair, bu direnmenin değişen yaşam şartlarına olmaması gerektiğini de vurgular. Evet, insan özgürce yaşamak için ne gerekiyorsa yapmalı ve her engelle savaşmalıdır. Fakat bu savaş, değişen koşullara uyum sağlamamak ve hayatın bizzat kendisine direnç göstermek anlamına gelmez.

“İşte o hayat ki canlıdır, canlılığı sever / Bir izi dahi kalmamış ölüyü ise küçümser / Hiçbir ufuk kucaklamaz ölü kuşları / Ve hiçbir arı öpmez ölü çiçekleri”


Ölümün “hayatın bir gerçeği” olduğunu hepimiz biliriz. Fakat bu anlayış kimi zaman gözleri kör eder ve bizleri bir teslimiyetçilik ve boşvermişliğe sürükler. Sonu ölüm olan bir hayat için çabalamanın anlamsız geldiği zamanlar olabilir. Şair bu noktada bizlere, “hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak” uyarısını hatırlatır. Başarıya ulaşmanın ve hayata tutunmanın sırrı buradadır. Hayat penceresinden bakıldığında ölüm bir hiçtir, yok hükmündedir. Ne gökyüzü, ne arılar, ne de hayata dair en ufak bir ayrıntı; tamah etmez ölüme.

Çeviri Notları

  • انجلى: “ortaya çıkmak, örtüsünden kurtulmak” gibi anlamlara gelir. Şiirde gece için kullanıldığı için “karanlığın kalkması” terkibiyle ifade ettik.
  • الفِجاجِ: “Dağların arasındaki geniş yollar” demektir. Yalnızca “geniş yollar” olarak çevirdik.
  • وَخَلَعْتُ الحَذرْ: “Korkuyu çıkardım, çıkarırım” manasına gelir. “Korku nedir bilmem” şeklinde tercüme ettik.
  • دِماءُ الشَّبابِ: “Gençlik kanı” demektir. Türkçe akışa uygun olması için “gençlik ruhu” olarak çevirdik.
  • عَزْف: “(Enstrüman) çalmak” demektir. Şiirde rüzgâr için kullanıldığından “rüzgârın melodisi” şeklinde çevirmeyi uygun bulduk.
  • أُمومَةُ: “Annelik, annelik duygusu” demektir. “Anne şefkati” olarak çevirmenin anlamı bozmayacağını düşündük.
  • منتصرْ: “Galip” anlamına gelir. Şiirde tokat kelimesinea sıfat olarak geldiği ve baskın, kuvvetli gibi anlamları içerdiği için “ezici” olarak çevirmeyi uygun bulduk.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

Şiir için:

eş-Şâbbî, E. (1935). İradetu’l-hayât. el-Hilal, 3, 302-304 

[1] el-Fâhûrî, H. (1986). el-Câmi’ fî târîhi’l-edebi’l-Arabî (el-Edebu’l-hadîs). Beyrut: Dâru’l-Cîl, 558-574. 

[2] Tülücü, S. (2010). Şâbbî. TDV İslam Ansiklopedisi, 38, 216-217.

[3] Yazıcı, H. (2002). “Tunus’ta Modern Arap Edebiyatı ve Ebu’l-Kâsım eş-Şâbbî”. Nüsha Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, 5, 49-67.

[4] Parıldı, M. (2012). “İşgal Dönemi Tunus Şiirinde Avangard Bir Romantik: Ebu’l-Kâsım eş-Şâbbî”. Avrasya Etüdleri, 40, 325-354.

https://mirkat.org/modern-arap-edebiyati/ebul-kasim-es-sabbinin-iradetul-hayat-adli-siirinin-ikinci-kismi-ve-turkce-cevirisi/

Önceki
Önceki

Ali et-Tantavi'nin Beytülmakdis'te Adlı Hikayesinin İlk Kısmı ve Türkçe Çevirisi [1/4]

Sonraki
Sonraki

Mustafa Sadık er-Rafii'den Alıntılar ve Türkçe Çevirileri