Kalemi Kırılan Aşık: Cemilu Buseyne’nin Daliyyesi (1/2)

“İmâmu’l-muhibbîn” (aşıkların önderi) lakabını taşıyan Cemîl b. Ma’mer, daha öncesinde şiirlerini paylaştığımız Mecnûn-ı Leylâ ve Kuseyyir Azze’nin de temsilcisi olduğu “uzrî gazelin” öncüsü kabul edilmektedir. Cemîl b. Ma’mer’in hikayesi de kader ortakları olan diğer iki şairin hikayesinden çok farklı değildir. Çoğunlukla gazel türünde yazdığı şiirlerini sevgilisi Buseyne’ye adayan şair, böylece ün kazanmış ve sevgilisine nispetle Buseyne’nin Cemîli (جَمِيلُ بُثَيْنَة) olarak anılmıştır.

Cemîl “sevdiklerinde ölürler” diye tarif edilen ve uzrî gazele de adını veren Uzra kabilesindedir. “Tabiatları gereği sevdaya meyilli yaratıldıkları” düşünülen bir kabilenin ferdi olan şairimiz de geleneklerine ters düşmemiştir. Kavuşamadığı aşığını ve samimi sevdasını yoğun manalarla ve iffetli bir üslupla gazellerine yansıtmıştır [1]

Emevi döneminde yaşayan Medineli şair, daha küçük yaşlardayken amcasının kızı Buseyne’ye aşık olur ve ona gazeller yazmaya başlar. Ne var ki bunun bedelini pek ağır öder. Cemîl genç bir delikanlı olupta Buseyne ile evlenmek istediğinde, ailesi kızları hakkında gazeller söyleyerek -dönemin âdetince- kendilerini küçük düşüren şairi geri çevirir ve Buseyne’yi başkasıyla evlendirir. Bu hadise Cemîl’in aşkını melankolik bir boyuta taşırken Buseyne hakkında gazel söylemesine ve onunla gizli gizli buluşmasına engel olmaz. Ta ki durum Buseyne’nin ailesi tarafından fark edilip dönemin valisine şikayet edilinceye dek. Önce ölümle tehdit edilir, buluşmalara son vermeyince hakkında ölüm fermanı verilir. Çareyi Mısır’a gitmekte bulan şair bu süreçte meşhur Dâliyyesi’ni nazmeder. İki kısım halinde yayımlayacağımız şiirimizin ilk 16 beyitini yazımızda bulabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=OhZCV0y7bs4
Dakika 2:30'a kadar yazımızda bulabilirsiniz.

Önce Şiir

دَالِيَّةُ جَمِيل بُثَيْنَة

Cemil Buseyne'nin Dâliyyesi

أَلاَ لَيْتَ رَيْعَانَ الشَّبَابِ جَدِيدُ

وَدَهْراً تَوَلَّى يَا بُثَيْنَ يَعُودُ

Ömrün baharı yeniden filizlense keşke

Geçmiş zaman gerisin rücu etse Ey Buseyne

فَنَبْقَى كَمَا كُنَّا نَكُونُ وَأَنْتُمُ

قَرِيبٌ وَإِذْ مَا تَبْذُلِينَ زَهِيدُ

Kalsak iki dost bir vakit olduğumuz gibi

Yakınımda olurdun, ki o zamanlar çaban bir nebzeydi

وَمَا أَنْسَ مِنَ الْأَشْيَاءِ لَا أَنْسَ قَوْلَهَا

وَقَدْ قُرِّبَتْ نَضْوِي أَمِصْرَ تُرِيدُ

Şu sözleri mıhlandı zihnime, kimi sözleri unutsam da,

"Sahi Mısır’a mı yolculuk!” demesi, cılız deveme yanaşıpta

وَلَا قَوْلَهَا لَوْلَا الْعُيُونُ الَّتِي تَرَى

لَزُرْتُكَ فَاعْذُرْنِي فَدَتْكَ جُدُودُ

Bir de “Gammazlar olmasa gelir görürdüm seni

Ecdadım feda olsun yoluna, bağışla beni" deyişi

خَلِيلَيَّ مَا أَلْقَى مِنَ الْوَجْدِ بَاطِنٌ

وَدَمْعي بِمَا أُخْفِي الْغَدَاةَ شَهِيدُ

Dostlarım, sevdadan ne çektiğim gönlümde gizdir

Sakladıklarıma seher vakti gözyaşım şahittir

أَلَا قَدْ أَرَى وَاللَهِ أَنَّ رُبَّ عَبْرَةٍ

إِذَا الدَّارُ شَطَّتْ بَيْنَنَا سَتَزِيدُ

Yemin ederim biliyorum ki nicesi süzülecek sel olupta

Buseyne’nin yurdu küçüldükçe ufukta

إِذَا قُلْتُ مَا بِي يَا بُثَيْنَةُ قَاتِلِي

مِنَ الْحُبِّ قَالَتْ ثَابِتٌ وَيَزِيدُ

Desem ki: “Ey Buseyne bu aşk derdi canımı alıyor”

Der ki: “Kalıcıdır bu hal sende, hatta artacaktır da”

وَإِنْ قُلْتُ رُدِّي بَعْضَ عَقْلِي أَعِشْ بِهِ

تَوَلَّتْ وَقَالَتْ ذَاكَ مِنْكَ بَعِيدُ

Desem: “Geri ver aklımın birazını da, yaşayayım onunla”

Der ki yüzünü çevirip: “Bu dediğin olasılık çok uzaklarda”

فَلَا أَنَا مَرْدُودٌ بِمَا جِئْتُ طِالِباً

وَلَا حُبُّهَا فِيمَا يَبِيدُ يَبِيدُ

Ne ben dönebilirim arzuladığım emelden

Ne de onun sevdası sona eren şeylerden

جَزَتْكِ الْجَوَازِي يَا بُثَيْنَ سَلَامَةً

إِذَا مَا خَلِيلٌ بَانَ وَهُوَ حَِميدُ

Yaptıklarının karşılığını buldun Ey Buseyne

Sadık bir dostun uzaklaşmasıyla senden epeyce

وَقُلْتُ لَهَا بَيْنِي وَبَيْنَكِ فَاعْلَمِي

مِنَ اللَهِ مِيثَاقٌ لَهُ وَعُهُودُ

Dedim ki ona: “Seninle benim aramda bil ki

Allah katında bir söz vardır, bir ahitleşme”

وَقَدْ كَانَ حُبّيكُم طَرِيفاً وَتَالِداً

وَمَا الْحُبُّ إِلَّا طَارِفٌ وَتَلِيدُ

Senin sevgin hem eski hem her dâim yeniydi

Aşk böyle değil midir zaten yadigar ve yepyeni

وَإِنَّ عَرُوضَ الْوَصْلِ بَيْنِي وَبَيْنَهَا

وَإِنْ سَهَّلْتُهُ بِالْمُنَى لَكَؤُودُ

Aramızda sarp yollar var sonu vuslata çıkan

Temennilerle kolayladıysam da çıkışı zor olan

وَأَفنَيْتُ عُمْرِي بِانْتِظَارِيَ وَعْدَهَا

وَأَبْلَيْتُ فِيهَا الدَّهْرَ وَهُوَ جَدِيدُ

Ben bir sözüne sarılarak ömrümü tükettim

Başındayken ömrün bir anda ihtiyarlayıverdim

فَلَيْتَ وُشَاةَ النَّاسِ بَيْنِي وَبَيْنَهَا

يَدُوفُ لَهُمْ سُمّاً طَمَاطِمُ سُودُ

Seninle aramızı açan fitnecilere gelince

Siyahi acemler zehir ile sulasa onları keşke

وَلَيتَهُمُ في كُلِّ مُمْسىً وَشارِقٍ

تَضَاعَفُ أَكْبَالٌ لَهُمْ وَقُيُودُ

Her akşam sabah vurulsalar bir de

Pranga ve zincire, ah nerede!

Şiir Notları

1) Cemîlu Buseyne Kimdir?

Cemîl b. Abdillah b. Ma‘mer b. Haris b. Zübyân’ın 40/660 yılında doğduğu rivayet edilmektedir. Soyu Kudâʻa kabilesine dayanan şair, Hicaz’ın kuzeyindeki Vadi’l-Kurâ bölgesinde yaşamıştır. Kendisi hakkında bilinen az sayıda bilgi arasında çobanlıkla uğraştığı ve şiirdeki başarısından önce göçebe hayatı sürdüğü yer almaktadır. Önceleri medih şairi olan Cemîl, halihazırda varlıklı ve şan şeref sahibi bir babanın oğlu olarak medih mesleğini para kazanmak amacıyla veya makan mevki arzusuyla değil, küçük yaşlardan itibaren şiire duyduğu ilgi nedeniyle yapmıştır. Kavmi arasında sayıp sevilen ve sözü muteber bir kişi olarak kabul edilir [2]. Şair giriş kısmında bahsettiğimiz hadiselerin akabinde Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân’a sığınmış ve ona methiyeler sunmuştur. Kısa bir zaman sonra hoşça karşılandığı Mısır’da  82/701 senesinde genç bir yaşta vefat etmiştir.

Cemîl’in medih, hiciv ve fahr temalarında da şiirleri bulunmakla beraber onu şöhrete kavuşturan; samimi duygularını, muhayyile gücünü ve ifade sadeliğini yansıtarak aşkını anlattığı gazelleri olmuştur. Şiirleri, Arap şiirinin İran şiirinin etkisine girmeden önceki en güzel ve en içli örneklerinden sayılır [3].

2) Cemîl ve Buseyne’nin Aşk Hikayesi

Cemîl ve Buseyne’nin meşhur aşk hikayesi sözlü bir atışmayla başlar. Genç bir delikanlı olan Cemîl, Beğid Vadisi’ne develerini otlatmaya çıkar. Develeri serbestçe otlanırken o da biraz dinlenmek üzere uyur. O sıra su çekmeye gelen Buseyne, Cemîl’in develerinden birine taş atar. Devesinin iniltisine uyanan Cemîl, genç kıza sinirlenir, onu azarlamaya ve hakaretler etmeye başlar. Ancak Buseyne’den de hiç beklemediği misli bir karşılık gelecektir. Cemîl, Buseyne’nin bu duruş ve tutumundan çok etkilenir. Nihayetinde atışma, karşılıklı derin bir aşk olarak meyvesini verir [4]. Şair bu durumu beyitlerinde şöyle anlatır:

وَأَوَّل مَا قَادَ الْمَوَدَّة بَیْنَنَا / بِوَادِي بَغِیض یَا بُثَیْن سَبَاب

وَقُلْنَا لَھَا قَوْلا فَجَاءَت بِمِثْلِھَا / لِكُلّ كَلاَم یَا بُثَیْن جَوَاب 

Aramızda ilk sevgi tohumlarını atan / Beğid Vadisi’ndeki atışmamızdı seninle 

Ne söylediysem misliyle karşılık verdin / Her söze bir cevabın vardı Buseyne

3) Uzrî Gazel

İslam ile birlikte Arap toplumunun günlük yaşantısında ve hayat felsefesinde büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Uzrî gazelin de Emevi döneminde İslam’ın sosyal hayat üzerindeki etkisine binaen oluştuğu düşünülmektedir. Uzrî gazelin şairleri mevcut değişimi içselleştirerek şiirlerinde iffetli bir üslup seçmeye gitmiştir. Bu türün ayırt edici özellikleri arasında; acı veren sevgi, aşka esir düşme, üzüntü ve kederin merhem olarak görülmesi, melankolik ruh hali ve trajik bir sondan bahsedilebilir [5]

Bu türde gazel nazmeden şairleri ortak bir paydada buluşturan pek çok husus da bulunmaktadır. Uzrî şairler diğer birçok gazel şairinin aksine şiirlerini yalnızca tek bir kadına hasretmiştir. Aşklarının duyulmasının ardından sevdikleri kadınlar başkalarıyla evlendirilmiş, ancak tüm olumsuzluklara rağmen sevdalarından vazgeçmemişlerdir. Sevgililerine nispetle anılmışlardır. Arabozucular, fitneciler ve kınayıcılar ile muhatap olmuşlardır. Sevdiklerine kavuşamadan elem ve keder içinde ölmüşlerdir [6]

Çeviri Notları

  • رَيْعَانَ الشَّبَابِ: "Gençliğin başı, ilk evresi" anlamına gelen bu ifadeyi edebi bir üslup gözeterek "ömrün baharı" olarak çevirdik. 
  • شَطَّتْ: “Uzaklaşmak” anlamına gelen bu ifadeyi siyaka daha uygun olacağı düşüncesiyle “ufukta küçülmek” olarak çevirdik.
  • وَأَبْلَيْتُ فِيهَا الدَّهْرَ وَهُوَ جَدِيدُ: Motamot çevirisi “henüz yeniyken zamanı eskittim” olan bu ifadeyi şairin kastını göz önünde bulundurarak “başındayken ömrün bir anda ihtiyarlayıverdim” şeklinde çevirmeyi uygun bulduk.

Yeni Kelimeleri Yoklayalım

Kaynaklar

Şiir için:

Yamut, B. (Ed.) (1934), Divânu Cemîli Buseyne, Beyrut: el-Mektebetü'l-ehliyye.

[1], [3], [5] Öğüt, A. (2016). Arap Şiirinde 'Uzrî Gazel' ve Cemîlu Buseyne Divânının İncelenmesi, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Arap Dili ve Belagatı Bilim Dalı, Kayseri.

[2] Ergin, A. Ş. (1993). Cemîl. TDV İslam Ansiklopedisi, 7, 325. 

[4] Derviş, A. Z. (2015). Şerhu Dîvâni Cemîl Buseyne. Suriye: Daru’l-İzze ve’l-Kerâme li’l-kitâb.

[6] Ayyıldız, E. (2016). Abbâsî Dönemine Kadar 'Uzrî Gazel' (Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doğu Dilleri ve Edebiyatları (Arap Dili ve Edebiyatı) Anabilim Dalı, Ankara.

Kapak Görseli:

Frederick Arthur Bridgman / Sur la côte de Tanger l’Atlantique (1925)

Önceki
Önceki

Kudüs Fethi’nin Şahidi Bir Kumandan: Üsame b. Münkız’dan Alıntılar ve Türkçe Çevirileri

Sonraki
Sonraki

Aşıklar Sultanı İbnü'l-Farız'ın Faiyyesi ve Türkçe Çevirisi [1/3]