Talihsiz Bir Aşk Hikayesi: İbrahim Naci’nin Şiiri Ve Türkçe Çevirisi [2/4]
Lirik şiirin önemli temsilcilerinden sayılan, “Şâ’irü’l Atlâl” (شَاعِرُ الْأَطْلَالِ) olarak da bilinen İbrahim Nâcî (إبْرَاهِيم نَاجِي) bu meşhur kasidesini sevdiğinden ayrı düşmesi üzerine yazmıştır. Dört kısma bölerek çevirdiğimiz bu kasidenin ilk kısmında şair eski günleri anar, sevdiğinin ona olan vaatlerinin gerçekleşmemesinden yakınır, bu aşkın onda yol açtığı acılardan bahseder. Sevdiğine medih ile başlayan ikinci kısımda ise şair bu sevdanın hakikatini keşfetmekte, çektiği acıları tarif etmekte ve sevdiğinden merhamet dilemektedir.
Önce Şiir
الْأَطْلَال
Yıkıntılar
...
أَيْنَ مِنْ عَيْنِي حَبِيبٌ سَاحِرٌ
فِيْهِ نُبْلٌ وَجَلاَلٌ وَحَيَاءْ
Görebilmem ne mümkün; o büyüleyici
Asalet, azamet ve edeple donanmış sevgiliyi
وَاثِقُ الْخُطْوَةِ يَمْشِي مَلِكاً
ظَالِمُ الْحُسْنِ شَهِيُّ الْكِبْرِيَاءْ
Kendinden emin, bir sultan gibi yürüyen
Güzelliği acımasız, kibri hoşa giden
عَبِقُ السِّحْرِ كَأَنْفَاسِ الرُّبَى
سَاهِمُ الطَّرْفِ كَأَحْلاَمِ الْمَسَاءْ
Tepelerde esen meltemler misali hoş kokan sihri
Akşamları görülen rüyalar gibi kaçıran gözlerini
مُشْرِقُ الطَّلْعَةِ فِي مَنْطِقِهِ
لُغَةُ النُّورِ وَتَعْبِيرُ السَّمَاءْ
Yüzü gören gözleri kamaştırır; dili
Nurun lisanıdır, göğün tabiri
***
أَيْنَ مِنّي مَجْلِسٌ أَنْتَ بِهِ
فِتْنَةٌ تَمَّتْ سَنَاءً وَسَنَى
Işıltısı doruğa ulaşmış cazibenle süslediğin
Yerlerde bulunabilmem ne mümkün şimdi
وَأَنَا حُبٌّ وَقَلْبٌ وَدَمٌ
وَفَرَاشٌ حَائِرٌ مِنْكَ دَنَا
Ben ki sevdayım, kanım ve kalbim
Sana yaklaşmış şaşkın bir pervaneyim
وَمِنَ الشَّوْقِ رَسُولٌ بَيْنَنَا
وَنَدِيمٌ قَدَّمَ الْكَأْسَ لَنَا
Aramızda arzudan bir elçi vardır
Ve bir dost bize kadeh sunmaktadır
وَسَقَانَا فَانْتَفَضْنَا لَحْظَةً
لِغُبَارٍ آدَمِيٍّ مَسَّنَا
İçince sunduğu kadehten, silkelendik bir an
Üzerimizde bulunan âdemî tozdan
قَدْ عَرَفْنَا صَوْلَةَ الْجِسْمِ الّتِي
تَحْكُمُ الْحَيَّ وَتَطْغَى فِي دِمَاهْ
Bedenin zorba kuvveti nasılmış bildik
Canlıya hükmeden, damarlarında coşan
وَسَمِعْنَا صَرْخَةً فِي رَعْدِهَا
سَوْطُ جَلاَّدٍ وَتَعْذِيبُ إِلَهْ
Bir haykırış işittik ki gürültüsü
Kırbacı sanki bir celladın, azabı bir ilahın
أَمَرَتْنَا فَعَصَيْنَا أَمْرَهَا
وَأَبَيْنَا الذُّلَّ أَنْ يَغْشَى الْجِبَاهْ
Haykırış emretti bize, bizse isyan ettik emrine
Karşı çıktık kaplanmasına alınların zilletle
ْحَكَمَ الطَّاغِي فَكُنَّا فِي الْعُصَاة
وَطُرِدْنَا خَلْفَ أَسْوَارِ الْحَيَاةْ
Zorba verdi hükmünü: suçlulardandık
Hayatın surları arkasına yollandık
***
يَا لَمَنْفِيَّيْنِ ضَلاَّ فِي الْوُعُورْ
دَمِيَا بِالشَّوْكِ فِيهَا وَالصُّخُورْ
Ey engebelerde yolunu şaşıran
Diken ve kayaların yaraladığı iki sürgün
كُلَّمَا تَقْسُو اللَّيَالِي عَرَفَا
رَوْعَةَ الْآلَامِ فِي الْمَنْفَى الطَّهُورْ
Karanlık her çöktüğünde hissettiler
Acıların ürpertisini, bu arındıran sürgünde
طُرِدَا مِنْ ذَلِكَ الْحُلْمِ الْكَبِيرْ
لِلْحُظُوظِ السُّودِ واللَّيْلِ الضَّرِيرْ
Kovuldular o yüce hayalden
Kara talihlere ve kör bir geceye
يَقْبِسَانِ النُّورَ مِنْ رُوحَيْهِمَا
كُلَّمَا قَدْ ضَنَّتِ الدُّنْيا بِنُورْ
Kendi ruhlarından edindiler ışığı,
Işığını esirgedikçe dünya onlardan
***
أَنْتِ قَدْ صَيَّرْتِ أَمْرِي عَجَبَا
كَثُرَتْ حَوْليَ أَطْيَارُ الرُّبَى
Sen ne garip bir hale getirdin işlerimi
Tepelerde uçan kuşlar sardı çevremi
فَإِذا قُلْتُ لِقَلْبِي سَاعَةً
قُمْ نُغَرِّدْ لِسِوَى لَيْلَى أَبَى
Kalbime desem ki bir an olsun kalk
Leyla’dan başkasını terennüm edelim, reddeder
حُجُبٌ تَأْبَى لِعَيْنِي مَأْرَبَا
غَيْرَ عَيْنَيْكِ وَلاَ مَطْلَبَا
Örttü gözlerimi örtüler, reddederek senin
Gözlerin dışındaki gayeleri, yoktur başka isteği
أَنْتِ مَنْ أَسْدَلَهَا لَا تَدَّعِي
أَنَّنِي أَسْدَلْتُ هَذِي الْحُجُبَا
Gözlerime örtüyü çeken sensin, sakın
İddia etme bu örtüyü benim çektiğimi
وَلَكَمْ صَاحَ بِيَ الْيَأْسُ انْتَزِعْهَا
فَيَرُدُّ الْقَدَرُ السَّاخِرُ: دَعْهَا
Ümitsizlik ne çok seslendi bana, kaldır at dedi
Alaycı kaderse cevap verdi: bırak olduğu gibi
يَا لَهَا مِنْ خُطَّةٍ عَمْيَاءَ لَوْ
أَنَّنِي أُبْصِرُ شَيْئاً لَمْ أُطِعْهَا
Nasıl kör bir plandır ki bu, eğer
Azıcık görse gözlerim boyun eğmem ona
وَلِيَ الْوَيْلُ إِذَا لَبَّيْتُهَا
وَلِيَ الْوَيْلُ إِذَا لَمْ أَتَّبِعْهَا
Eğer ona uyarsam yazık benim halime
Aksine uymasam, halime yazık yine
قَدْ حَنَتْ رَأْسِي وَلَوْ كُلُّ الْقُوَى
تَشْتَرِي عِزَّةَ نَفْسِي لَمْ أَبِعْهَا
Eğildi başım lakin isteseler de onurumu
Tüm güçler satın almayı, yine de satmam onu
***
يَا حَبِيباً زُرْتُ يَوْماً أَيْكَهُ
طَائِرَ الشَّوْقِ أُغَنِّي أَلَمِي
Ey sevgili uğradım günlerden bir gün yuvana
Hasret kuşu gibi terennüm etmek için dertlerimi
لَكَ إِبْطَاءُ الدَّلَالِ الْمُنْعِمِ
وَتَجَنِّي الْقَادِرِ الْمُحْتَكِمِ
Sensin latif işvelerden gelen aheste tavırların,
Güç yetiren, müstebid kimsenin ithamlarının sahibi
وَحَنِينِي لَكَ يَكْوِي أَعْظُمِي
وَالثَّوَانِي جَمَرَاتٌ فِي دَمِي
Oysa sana olan özlemim dağlıyor kemiklerimi
Saniyeler kanımda tıpkı birer kor gibi
وَأَنَا مُرْتَقِبٌ فِي مَوْضِعِي
مُرْهَفُ السَّمْعِ لِوَقْعِ الْقَدَمِ
Yolunu gözlemekteyim bulunduğum yerde
Ayak seslerine pür dikkat kesilmiş bir halde
***
قَدَمٌ تَخْطُو وَقَلْبِي مُشْبِهٌ
مَوْجَةً تَخْطُو إِلَى شَاطِئِهَا
Ne zaman bir adım yere değse, kalbim
Kıyısına adım atan bir dalgaya benzer
أَيُّهَا الظَّالِمُ بِاللَّهِ إلَى كَمْ
أَسْفَحُ الدَّمْعَ عَلَى مَوْطِئِهَا
Ey zalim Allah aşkına söyle daha ne kadar
Gözyaşı dökmeliyim ayaklarının bastığı yola
رَحْمَةٌ أَنْتَ فَهَلْ مِنْ رَحْمَةٍ
لِغَرِيبِ الرُّوحِ أَوْ ظَامِئِهَا
Sen ki rahmetsin, merhamet etmez misin
Ruhu kimsesiz kalmışa yahut şefkate susamışa
يَا شِفَاءَ الرُّوحِ رُوحِي تَشْتَكِي
ظُلْمَ آسِيهَا إِلَى بَارِئِهَا
Ey ruhumun devası, ruhum yaratıcısına
Şikayet etmekte tabibinin zulmünü
...
Şiir Notları
Şair Bize Ne Anlatıyor?
"İçince sunduğu kadehten, silkelendik bir an /Üzerimizde bulunan âdemî tozdan / Bedenin zorba kuvveti nasılmış bildik / Canlıya hükmeden, damarlarında coşan "
Şair sevgilisinin güzelliğini ve iyi yönlerini tek tek saymış, ona olan hayranlığını belirtmiştir. Şair ile sevdiği arasında bir sevgi bağı vardır. Bu sevgi onları sarhoş etmiştir. Şair ve sevgilisi bu durumdayken rüyalarından uyandırılmış ve hayatla yüz yüze getirilmişlerdir. İşte o zaman bu iki sevgili kendilerini aşan, onlara hükmeden bir gücün varlığını hissetmiştir.
"Gözlerime örtüyü çeken sensin, sakın / İddia etme bu örtüyü benim çektiğimi / Ümitsizlik ne çok seslendi bana, kaldır at dedi / Alaycı kaderse cevap verdi: bırak olduğu gibi "
Şairin gözleri sevdiğine karşı duyduğu derin sevgi sebebiyle örtülerle örtülmüş ve sevdiğinin gözleri dışında başka bir şey görmek istemez olmuştur. Şair bundan sevdiğini sorumlu tutar. Şair örtüleri gözlerinden kaldırmak istese de buna güç yetirememektedir.
"Nasıl kör bir plandır ki bu, eğer / Azıcık görse gözlerim boyun eğmem ona / Eğer ona uyarsam yazık benim halime / Aksine uymasam, halime yazık yine "
Eğer şair sevdiğinin gözlerine örttüğü bu örtüleri olduğu gibi bıraksa başka bir şey göremeyecek, ona olan sevgisi sebebiyle gözlerine perde çekilmiş bir halde yaşayacaktır. Bu örtüleri kaldırmayı başardığında ise sevdiğini unutacaktır. Şair bu iki durumda da razı olmamaktadır.
Çeviri Notları
- يَمْشِي مَلِكاً: Bir sultan gibi yürür şeklinde tercüme ettiğimiz bu kısım lam harfinin fethalı okunması durumunda “bir melek gibi” şeklinde de anlaşılabilir. Ümmü Gülsüm şarkısında bu kısmı مَلَكاً şeklinde okumuştur. Bu tabir aynı zamanda Arap dilinde kullanılan bir deyim haline gelmiştir.
- دَمِيَا: kanamak anlamına gelen bu fiil نَزَفَ fiilinde olduğu gibi kanın akması, yara dışına taşması anlamı ifade etmediği için bu fiili yaralanmak olarak çevirdik.
- بَارِئ: can veren, yaratan anlamına gelen bu fiilin aynı zamanda iyileştiren, şifa veren anlamı da vardır.
- فِتْنَةٌ: sevgilinin cazibesi, güzelliği o toplantıda bulunan kişiler için aynı zamanda bir imtihan gibidir. Sevgili güzelliği ile onları etkilemektedir.
Yeni Kelimeleri Yoklayalım
Kaynaklar
Şiir için:
Nâcî, İ. (1980). Divanu İbrâhim Nâcî. Beyrut: Dâru’l Avde, 132,141.
Kapak Görseli: